- tatlı sözler
- sweet words, sugary words
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
tatlı — sf. 1) Şeker tadında olan Tatlı nar. Tatlı elma. 2) Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen Tatlı su. Tatlı salatalık. 3) is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4) zf. Hoşa gidecek bir biçimde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatlı su — is., yu Acı veya tuzlu olmayan, içilebilen su Birleşik Sözler tatlı su Frengi tatlı su gelinciği tatlı su ıstakozu tatlı su kayası tatlı su kefali tatlı su levreği … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil (veya diller) dökmek — kandırmak, inandırmak veya yararlanmak için tatlı sözler söylemek Ninniyi mutlaka söylemesi için ona bir sürü dil döktü. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dar — 1. is., esk., Far. dār İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk Birleşik Sözler darağacı 2. sf. 1) İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı Dar elbise. Dar ev. 2) Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini … Çağatay Osmanlı Sözlük
dernek — is., ği 1) Toplantı, düğün Tıpkı bir düğün, dernek, eğlence biter gibi tatlı tatlı oldu. O. C. Kaygılı 2) Belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet Edebiyat Derneğinde şiir dünyamızın eski, yeni, birçok… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dilli — sf. 1) Dili olan 2) Konuşkan, sürekli ve tatlı konuşan Daha çok küçük, dört yaşında bile yok. Öyle dilli ki kimseye, laf bırakmıyordu. O. Rifat 3) Dedikoducu, ileri geri konuşan Benim işim yok senin o dilli kardeşlerinin arasında. N. Cumalı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dost — is., Far. dūst 1) Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı Dostlar beni hatırlasın. Âşık Veysel 2) Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
havai — sf., Ar. hevāˀī 1) Hava ile ilgili, havada bulunan 2) is. Açık mavi renk 3) Bu renkte olan Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı. Y. K. Karaosmanoğlu 4) mec. Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeker — is., Far. şeker 1) Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu… … Çağatay Osmanlı Sözlük